Tanrı Neden Şeytan’ı Yok Etmedi?
“Tanrı yalnızca kendi gerçeğine ve doğruluğuna uygun düşen şeyler yapabilirdi. Şeytan ise Tanrı’nın başvuramadığı yöntemlere yağcılığa ve hileye başvurmuştu. Bu yüzden hem göksel varlıklar hem de bütün âlem Tanrı’nın yönetiminin adil ve yasasının yetkin olduğunu görmeliydi. Şeytan kendisini evrenin iyiliğini düşünen bir varlık olarak göstermişti. Ancak onun gerçek karakteri herkes tarafından anlaşılmalıydı. Şeytan kendisini kötü etkinlikleriyle belli edecek zamana sahip olmalıydı.” {Ellen G. White, 1GS 13.1}
Kur’an-ı Kerimden okuyoruz.
“Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.” Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi.” (7/A’RÂF-14,15) ( Hicr, 15/37; Sad, 38/80)
“Şeytan bütün kötülüğün tanrısal yönetimin sonucu olduğunu ilan ediyordu. Amacı, sözde Tanrı’nın buyruklarını geliştirmekti. Bu yüzden Tanrı onun iddialarının gerçek doğasını göstermesine fırsat tanıdı. Böylece Şeytan’ın etkinliği kendi kendisini mahkûm edecekti. Bütün evren aldatıcının maskesinin altında yatan yüzü görmeliydi.” {Ellen G. White, 1GS 13.2}
“Şeytan gökten atıldığı zaman Tanrı sonsuz bilgeliğine dayanarak onu yok etmedi. Tanrı, yaratıklarının kendisine adaletinden ve iyiliğinden ötürü bağlı olmalarını istiyordu. Tanrı Şeytan’ın varlığına hemen son verseydi, insanlar Tanrıya sevgiden çok korkuyla bağlı olacaklardı. Aldatıcının etkisi hemen ortadan kalkmayacak, isyan ruhu tümüyle silinip atılmayacaktı. Tüm evrenin çağlar boyunca sürecek iyiliği için Şeytanın ilkelerinin sonuçları görülmeli, Tanrının yönetimine ve adaletine karşı getirdiği suçlamalar gerçek ışıkta anlaşılmalı, böylece Tanrı’nın yasasının değişmezliği sonsuza dek sergilenmeliydi.” {Ellen G. White, 1GS 13.3}
“Şeytan’ın isyanı gelecekteki tüm çağlar için evrene bir ders olmalı, günahın ve onun korkunç sonuçlarının meyvesine tanıklık etmeliydi. Böylece bu isyan, bütün kutsal varlıkların ileride yanlış seçim yapmalarını engelleyecek ve sonsuza dek ibret olacaktı.” {Ellen G. White, 1GS 14.1}
Özgür irade Allah’ın bazı yaratıklarına verdiği, seçme yeteneği ve özelliğidir. İrade, insanın eylemini ve düşüncesini, bilinçli ve amaçlı bir şekilde, belirli hedeflere ulaşma doğrultusunda yönlendirme yeteneğidir. İnsanı sorumlu kılan da budur. Eğer Allah insana irade özgürlüğü vermemiş olsaydı kullarını yaptıklarından sorumlu kılmazdı. Özgür iradeyi Tanrı yaratmıştır; iradenin kötüye kullanılması ise Tanrı’nın yaratmadığı, fakat bildiği bir durumdur. Bir durumu bilmek o durumu kontrol etmek anlamına gelmez. Her insan bir şeyin yapılıp yapılmaması veya yapılacaklar arasında birini seçme özgürlüğüne sahiptir. Yüce Allah, irademizi yani, bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücümüzü, istek ve dileklerimizi kontrol ediyor olsaydı şüphesiz yaptıklarımızdan bizi sorumlu tutmazdı. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle demektedir:
“De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. …” (18/KEHF-29)
Yüce Allah açıkça “Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin” diyor. Yani, dilersen, istersen Hak yolunda yürürsün; bu tamamen senin iradene kalmış bir durumdur. Kötülük yapanlara, yani zulüm edenlere gelince, yüce Allah o zalimlerden zulümlerinin hesabını soracaktır; “Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki,”.
Şeytanın kötü iradesi Tanrı’dan değil kendisindendir. Aynı şekilde biz insanların günahları da iradenin kötüye kullanılmasından kaynaklanmıştır. Her türü kötülük özgür iradeye sahip insanın, Allah’ın değişmez ve yaşam için vazgeçilmez yasalarına itaatsizlik etmesi sonucudur.
Her birey kendi içindeki kötülük tohumlarını yok etmeyi arzuladığı anda yüce Allah sonsuz merhametiyle o kişiye doğru yolu gösterecek ve sağlam adımlarla o yolda ilerlemesine yardım edecektir.
10,704 total views