Lusifer’in Tasarladığı Savaş
“Tanrı Oğlunun konumu baştan beri hiç değişmemişti. Ancak meleklerin çoğu Lusifer’in hilelerine kandı. Meleklerin zihinlerine kendi güvensizliğini ve hoşnutsuzluğunu öyle ustaca yerleştirdi ki, onun asıl amacını sezmeleri mümkün olmadı. Lusifer bölünme ve doyumsuzluk yaratmak için Tanrı’nın tasarısını sahte bir ışıkta temsil etti. Bir yandan kendisinin Tanrı’ya yetkin bir bağlılığı olduğunu gösterirken, diğer yandan tanrısal yönetimin süreğenliği için bazı değişimler gerektiğini öne sürüyordu. Bir yandan gizlice uyumsuzluk ve isyan tohumları atarken diğer yandan tek amacının Tanrı’ya sadakati pekiştirmek, uyumu ve barışı korumak olduğu havasını yaratıyordu.”{Ellen G. White 1GS 11.2}
“Tanrı, Lusifer’e uzun bir süre dayandı. Hoşnutsuzluk ruhu yeni bir unsurdu; tuhaf ve anlaşılmazdı. Lusifer kendisinin nereye sürüklendiğini görmüyordu. Tanrı, sevgi ve bilgelikle Lusifer’e yanılgısını göstermek istedi. İsyana doğru giden yolun sonunu görmesini sağladı.” {Ellen G. White, 1GS 11.4}
“Lusifer, Rab’bin bütün davranışlarında adil ve yaptığı bütün işlerde sevecen olduğunu biliyordu (Mezmur 145:17). Tanrı’nın buyrukları adildi ve bunları oldukları gibi kabul etmeliydi. Nitekim, böyle yapsaydı, hem kendisini hem de birçok meleği kurtarabilirdi. Tanrı’ya dönmek isteseydi ve Tanrı’nın yüce tasarısında kendisine ayrılmış olan yerle yetinmiş olsaydı, kendi konumunda kalacaktı. Son karar için zaman geldi; ya her şeye egemen olan Tanrıya boyun eğecek ya da açık bir isyana girişecekti. Tam geri dönme kararı vermek üzereyken gururu kendisine engel oldu. Bu denli onurlu bir varlığın yanılgıya düştüğünü kabullenmesi çok büyük bir özveri olacaktı.{Ellen G. White, 1GS 12.1}
Günümüzde insanlar arasında yaygın olan bu şeytani davranış kişilerin haksız oldukları, hata yaptıkları durumlarda bunu kabul etmeme eğilimi göstermeleridir. Bu davranışın temelinde hata yapmanın insanın değerini azaltacağı düşüncesi yatmaktadır.
“Lusifer Tanrı’nın sabrını kendi üstünlüğünün bir kanıtı, Evrenin Kralının sonunda razı olacağının bir belirtisi olarak gördü. Melekleri de kendi yanına çekebilirse, arzuladıkları her şeye kavuşabilirlerdi. Kendisini Yaratıcıya karşı dizginsiz bir mücadelenin içine attı. Seher yıldızı olan Lusifer, böylece Tanrı’nın ve kutsal varlıkların düşmanı olan Şeytan haline geldi.” {Ellen G. White, 1GS 12.2}
“Sadık melekleri hor görerek aldanmış köleler ilan etti. Mesih’in üstünlüğünü bir daha asla tanımayacaktı. Kendisine ait olduğunu sandığı saygınlığı elde etmeye kararlıydı. Kendi safına katılacak olanlara, herkesin özgür yaşayacağı yeni ve daha iyi bir yönetim vaat etti. Çok sayıda melek onu önder olarak kabul etti. Tanrı’yla eşit olmak için meleklerin tümünü kendi yanına çekmeyi ve bütün göksel varlıkları kendisine bağlamayı umuyordu.” {Ellen G. White, 1GS 12.3}
“Sadık melekler Lusifer’i ve yandaşlarını Tanrı’ya teslim olmaya çağırdılar, onları bekleyen kaçınılmaz sona işaret ettiler. Bütün meleklerden Lusifer’in aldatıcı hilelerine kulaklarını kapamalarını, Tanrı’nın bilgeliğini ve yetkisini sorgulama yanılgısından vazgeçmelerini istediler.” {Ellen G. White, 1GS 12.4}
“Birçok melek, Baba ve Oğul’a bağlılıklarını yenilemek isterken Lusifer artık çok geç olduğunu ve Tanrı’nın onları bağışlamayacağını söyledi. Kendisi de Mesih’in yetkisini bir daha asla tanımamaya kararlıydı. Artık tek seçenek özgürlüklerini kabul ettirmek ve kendilerine sağlanmamış olan hakları zorla almaktı.” {Ellen G. White, 1GS 12.5}
Şeytan Gökten Atılıyor
“Hoşnutsuzluk ruhu gelişip etkin isyana dönüşene kadar Tanrı Şeytan’ın işlevine izin verdi. Onun düzenlerinin tümüyle filizlenmesi ve gerçek doğasının herkes tarafından görülmesi gerekiyordu. Tanrı’nın yönetimi yalnızca göksel varlıkları değil, O’nun yarattığı her şeyi içeriyordu. Lusifer melekleri kendisiyle birlikte isyana sürükleyebilirse, her şeye egemen olabileceğini düşündü. Lusifer’in eylemleri o denli gizemliydi ki etkinliğinin gerçek doğasını açığa vurmak zordu. Sadık melekler bile Lusifer’in nereye gittiğini görmekte güçlük çekiyorlardı. Yalın ve sade olan her şeyi gizemli bir örtüyle kapatıyor, Tanrı’nın açık seçik buyruklarını ustalıkla çarpıtıyordu. Sahip olduğu üstün konum nedeniyle etkinliği daha çok kabul görüyordu.” {Ellen G. White, 1GS 12.6}
Yazımızın 5. bölümü için lütfen buraya tıklayın.
507 total views